ZEYNEP TOZDUMAN,
Türkiye kamuoyu Süryanileri; 2008 yılında Mardin/Midyat’ta bulunan Mor Gabriel manastırına ait arazilerin, komşu köyler ve hazine tarafından gasp ve işgal davalarıyla tanıdı.
1915 Seyfo ( Kılıç yarası)’dan günümüze büyük acılar yaşayan Süryanilerin, ne Ermeniler ne de Rumlar gibi bir ülkesi yok. Günümüze değin azalarak varlıklarını sürdürdükleri ata toprağında diğer azınlıklar gibi hakları da olmadı. Resmi ideolojiye göre işlerine geldi mi Avrupa’ya karşı çok dinli, çok dilli, çok kültürlü Mardin’den bahsettiklerinde vardılar, işlerine gelmediğinde yok sayıldılar. Yok, saydıkları Süryani halkının topraklarını ve kutsal mabetlerini bu güne değin hep yok etmeye çalıştılar.
Ne olduysa Mardin’in Büyük şehir olmasından ve Belediyelere kayyum atanmasından sonra oldu. Mardin’in Büyükşehir olmasından sonra kurulan Devir Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu, Süryanilere ait kilise, manastır ve mezarlıkların bir kısmının tahsisini Diyanet İşleri Başkanlığı’na, bir kısmını hazineye devir etti.
Diyanet işlerine tahsis edilen bu yerlerin, birçoğu da Mor Gabriel vakfına aittir.
Mor Gabriel davası, dün dost bildikleri komşu köyler tarafından, bu gün el konulan yerler ise askerlik yaptıkları, vergisini ödedikleri, yurttaşı oldukları devlet tarafından işgal edildi.
2008 yılında AKP iktidarı döneminde Azınlık Vakıfların mülk edinmesi ile ilgili çıkartılan yasalar sonucu Süryaniler kendi çabalarıyla binlerce yıldır kendilerine ait olan kilise ve manastırlarını Kültür Bakanlığından izin alarak restorasyon yaptırdılar. Restore ettikleri bu kilise ve manastırlar Mardin valiliğince, Diyanet işleri başkanlığına tahsis edildi.
Onca emek, onca umut, onca para harcadılar ve mülkiyetleri yine AKP döneminde 23.07.2017 tarihinde çıkarılan bir yasayla ellerinden alındı.
Dün 3.07.2017 tarihinde Mardin ve Midyat Süryani Kilise yönetim kurullarının ortaklaşa olarak Mardin valiliğine yapmış oldukları ziyaret çerçevesinde, Kiliselerin ve manastırların Diyanet işleri başkanlığına Tahsisi ile ilgili Karar Mardin valiliğince iptal edilmiştir. Mülkiyeti hala hazinede olan bu tahsisin, Süryani halkı için hiç bir getirisi yok.
Süryani halkına ait olan bu taşınmazların tapuların/ Mülkiyetin, hazineden alınıp tekrar Süryanilere verilmediği sürece Süryaniler, 50’ye yakın davayla cebelleşecek demektir.
Algı operasyonuyla, sanki tapular iade edilmiş gibi Süryani halkının ve dost halkların kafası karıştırılmak isteniyor. Süryani halkına Tahsis değil, mülkiyeti gerek. Tapular gerçek sahiplerine derhal verilmeli. Süryanilerin faal olan mezarlıkları da Büyükşehir Belediyesinden alınıp Süryani halkına verilmeli.
Ana yurtları olan Mardin’de, ne ölülerini gömmeye, ne dirilerinin huzurla yaşamasına izin veriliyor.
Geçmişimizle bir türlü hesaplaşmadığımız için 1915’den günümüze, Süryani halkının acıları süregeliyor. Onca acılar yaşatılan ülkemizde, bir halk ancak bu kadar yalnızlaştırılır ve bu kadar canı yakılır. 1915 kurbanları için Adalet yürüyüşü, yapmadığımız için bu gün ülkede hala adalet arıyoruz.
Suçluyuz.
Hepimiz suçluyuz.
En az bu yasaları çıkartanlar kadar acılarını paylaşmadığımız, duyurmadığımız için bizler de suçluyuz. Kiliseleri, manastırları; camiye, ahıra çevrilirken, şahıs adına tapulanırken, mezarlıklarına, arazilerine el konulurken sustuğumuz için suçluyuz.
Barış adına, kardeşlik adına, dayanışma adına, insanlık adına, umut adına bir gün Süryani olabilseydi bu ülke, yaşanır mıydı bunca keder?
Ne olur? Bir kez olsun nefesiniz, Süryani nefesi olsun.
ZEYNEP TOZDUMAN