Turkish Crime Against Humanity
Osman Kavala, Selahattin Demirtaş and Ahmet Altan wrote a letter for Hrant Dink from the prison for the 13th year of his murder.
The newspaper Agos appeared in the 13th year of the murder of Hrant Dink with the headline “Inheritance of hope and dreams to us”.
Due to the anniversary of the death of Hrant Dink, the founder and editor-in-chief of the newspaper, Osman Kavala, the only defendant in the Gezi Resistance case, Osman Kavala, former Co-chairman of HDP, and arrested journalist Ahmet Altan, writing articles for the newspaper. took.
13 years in search of justice
The newspaper used the following expressions in her headline when she included the photograph of Hrant Dink taken by Sebati Karakurt:
“It has been 13 years since Hrant Dink, the founder and editor-in-chief of our newspaper, left us with a racist murder. These 13 years have passed, especially with the search for justice for the murder case. Unfortunately, there has been no significant development in 13 years, especially for those who plan this dark murder in the state.
“The trial of public officials could begin exactly nine years after the murder. Even if some relations are exposed in the case that has been going on for about four years and even if the smoke screen has been opened a little, a comprehensive investigation is still not carried out.
“But the words of Hrant Dink, his dreams are growing day by day. 13 years both in Turkey and abroad as more and more people are cut off the ear of Hrant’s words carefully, knows her world, visiting the drop-Spatial Memory hemhal is happening to him last year. Hrant’s hopes and dreams lead us all. ”
Kavala: ‘We will continue to demand justice’
Speaking to the readers of Agos from Silivri Prison, where he was detained for Hrant Dink, Osman Kavala said that he will not be with the people who came to commemorate the 19 January commemoration for the third time this year:
“This year, on January 19, I will not be with you, Hrant’s Friends, in front of Agos . I will remember Hrant by thinking about the photo of dear Hrant appearing together with the seagulls and watching the seagulls flying over me.
“Commemorating Hrant, how easily a person can do evil to his fellows, citizens, human brothers, this painful fact strikes our face.
“But thinking about Hrant gives us more power to stand up to what we’ve experienced and resist hope. I and those who were unjustly imprisoned have lost our freedom for a while; Hrant died of what he wrote and said.
“As long as we live, we will be able to demand justice and hope, alone and together. We will continue to demand justice, alone and together, for Hrant, for the dignified people of this country, and for all. I wish 2020 to be a year that strengthens our hopes. ”
Demirtaş: ‘Someone is worrying about you being an Armenian’
Selahattin Demirtaş, former Co-Chair of HDP, who was detained in Edirne F Type Prison, wrote a letter for Hrant Dink.
Demirtaş, who said in his letter, “We hear things that increase hope inside,” wrote Demirtaş, “There is resistance where there is persecution, and if there is resistance, there is hope.”
Speaking of a memory that he had with Hrant Dink in 2001, Demirtaş briefly told Dink’s story of coming to the conference in Diyarbakır with these words:
“Dear friend, I don’t know if you remember, you came to Diyarbakır in 2001 for a conference. The state of emergency continued, it had not been removed yet. The panel was very difficult to get conference permission. Nevertheless, the permission for that conference was broken. We barely convinced you.
“At that time, the population registration samples, residence notes and criminal records of all speakers had to be submitted to the police headquarters before the event. I was dealing with bureaucratic procedures. We called and asked you for these documents. You were a warrior first. You said, ‘Does that happen?’ We barely convinced you. We wanted you to be our guest in Diyarbakır and attend the conference because.
“As for the documents of all the speakers, we went to the Police Department to apply. The police chief looked at the documents and said, “Are you calling an Armenian too?”
“I always forgot to tell you after that day. Then I realized that someone does not see your humanity, he is worried about being an Armenian. ”
Altan: ‘The eyes of death’
Ahmet Altan is located in Silivri Prison inmate “A Murder, A Funeral” in the article published under the title role in the murder of Hrant Dink penned in Turkey’s undertaking.
“Hrant saw the face of death before he was killed,” said Altan, saying:
“In the court he was on trial, when some dark men in the state suddenly appeared and stared at him, he realized that it was the eyes of death. He wrote the mood of pigeon anxiety to explain that he saw death. One last scream of writing disappeared before he could find a voice that would answer his voice in a deaf space. There were reasons why that murder, which we learned from the news that came out later, was targeting Hrant. Someone decided that he was ‘guilty’ in secret rooms. Hrant’s first major ‘crime’ was to explain to the country that an Armenian is a human being, and the more a Turkish person admits, the more an Armenian is. ”
Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Ahmet Altan, katledilişinin 13’üncü yılı dolayısıyla Hrant Dink için hapishaneden birer yazı kaleme aldı.
Agos gazetesi, Hrant Dink’in katledilişinin 13’üncü yılında “Umudun ve hayallerin bize miras” manşetiyle çıktı.
Gazetenin kurucusu ve yayın yönetmeni olan Hrant Dink’in ölüm yıldönümü dolayısıyla, Gezi Direnişi davasının tek tutuklu sanığı olan iş insanı ve insan hakları savunucusu Osman Kavala, HDP’nin önceki Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve tutuklu gazeteci Ahmet Altan, gazete için birer yazı kaleme aldı.
Adalet arayışıyla geçen 13 yıl
Gazete, manşetinde Sebati Karakurt’un çektiği Hrant Dink fotoğrafına yer verirken şu ifadeleri kullandı:
“Gazetemizin kurucusu ve genel yayın yönetmeni Hrant Dink’in ırkçı bir cinayetle aramızdan ayrılışının üzerinden 13 yıl geçti. Bu 13 yıl bilhassa cinayet davasına dair adalet arayışıyla, talebiyle geçti, geçiyor. 13 yılda bu karanlık cinayeti bilhassa devlet içinde planlayanların açığa çıkması adına ne yazık ki çok önemli bir gelişme olmadı.
“Kamu görevlilerinin yargılanmasına cinayetten tam dokuz yıl sonra başlanabildi. Yaklaşık dört yıldır süren davada bazı ilişkiler açığa çıksa ve sis perdesi çok az da olsa aralansa da hala kapsamlı bir soruşturma yürütülmüyor, cinayete giden yolu açanlar, Dink’i hedef haline getirenler yargı önüne çıkmıyor, devlet hâlâ direniyor.
“Ancak Hrant Dink’in sözleri, hayalleri gün geçtikçe büyüyor. 13 yıldır hem Türkiye’de hem de yurtdışında daha fazla insan Hrant’ın sözlerine dikkatle kulak kesiliyor, onun dünyasını tanıyor, geçtiğimiz yıl açılan Hafıza Mekânı’nı gezerek onunla hemhal oluyor. Hrant’ın umudu ve hayalleri hepimize yol gösteriyor.”
Kavala: ‘Adalet talep etmeye devam edeceğiz’
Hrant Dink için tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden Agos okurlarına seslenen Osman Kavala, bu yıl üçüncü defa 19 Ocak anmasına gelen insanlarla birlikte olmayacağını ifade ederek şunları söyledi:
“Bu yıl da, 19 Ocak’ta sizlerle, Hrant’ın Arkadaşlarıyla beraber, Agos’un önünde olamayacağım. Sevgili Hrant’ın martılarla birlikte göründüğü fotoğrafı düşünerek ve üzerimden uçarak giden martıları seyrederek Hrant’ı anacağım.
“Hrant’ı anmak, bir insanın hemcinslerine, yurttaşlarına, insan kardeşlerine ne kadar kolaylıkla kötülük yapabildiğini, acı veren bu gerçeği, yüzümüze çarpıyor.
“Ama, Hrant’ı düşünmek, yaşadıklarımıza katlanmak ve umut etmekte direnmek için daha fazla güç veriyor. Ben ve haksız yere cezaevinde bulunanlar bir süreliğine özgürlüğümüzü kaybettik; Hrant, yazdıklarından ve söylediklerinden ötürü hayatını kaybetti.
“Yaşadığımız sürece, tek başımıza ve birlikte, adalet istemek ve umutlu olmak imkanımız olacak. Tek başımıza ve birlikte, Hrant için, bu ülkenin öldürülen namuslu insanları için ve herkes için adalet talep etmeye devam edeceğiz. 2020 yılının umutlarımızı güçlendiren bir yıl olmasını diliyorum.”
Demirtaş: ‘Birileri Ermeni olmanı kendine dert ediyor’
Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Hrant Dink için bir mektup kaleme aldı.
Mektubunda “İçeride umudu büyüten şeyler de duyuyoruz” diyen Demirtaş “Zulmün olduğu yerde direniş de vardır, direniş varsa umut da vardır” diye yazdı.
Hrant Dink’le 2001’de yaşadığı bir anıdan bahseden Demirtaş, Dink’in Diyarbakır’da konferansa geliş hikâyesini özetle şu sözlerle anlattı:
“Değerli dostum, hatırlar mısın bilmiyorum 2001’de Diyarbakır’a gelmiştin bir konferans için. OHAL devam ediyordu, kaldırılmamıştı daha. Panel, konferans izni almak çok zordu. Yine de o konferans için izin koparılmıştı. Zar zor ikna etmiştik seni.
“O zamanlar, bütün konuşmacıların nüfus kayıt örneklerinin, ikametgah senetlerinin ve sabıka kayıtlarının etkinlikten önce emniyet müdürlüğüne verilmesi gerekiyordu. Bürokratik işlemlerle ben uğraşıyordum. Arayıp senden de bu evrakları istemiştik. Yadırgamıştın önce. ‘Öyle şey mi olur’ demiştin. Zar zor ikna etmiştik seni. Diyarbakır’da misafirimiz olmanı, konferansa katılmanı çok istiyorduk çünkü.
“Tüm konuşmacıların evrakları gelince de başvuru için Emniyete gitmiştik. Polis amiri evraklara şöyle bir bakıp ‘Bir Ermeni’yi de mi çağırıyorsun’ demişti.
“Ben sana söylemeyi hep unuttum o günden sonra. O zaman fark etmiştim ki birileri senin insanlığını görmüyor, Ermeni olmanı kendine dert ediyor.”
Altan: ‘Ölümün gözleri’
Silivri Cezaevi’de tutuklu bulunan Ahmet Altan ise “Bir Cinayet, Bir Cenaze” başlığıyla yayımlanan yazıda Hrant Dink’in öldürülüşünde Türkiye’nin üstlendiği rolü kaleme aldı.
“Hrant, daha öldürülmeden gördü ölümün yüzünü” diyen Altan, şu ifadelere yer verdi:
“Yargılandığı mahkemede, devletin içindeki bazı karanlık adamlar aniden ortaya çıkıp gözlerini ona diktiklerinde, kendisine bakanın ölümün gözleri olduğunu anlamıştı. Ruh halimin güvercin tedirginliği yazısını, ölümü gördüğünü anlatmak için yazmıştı. Son bir çığlık olan o yazı, sağır bir boşlukta sesine cevap verecek bir ses bulamadan kayboldu. Neredeyse devletin bütün katmanlarının haberdar olduğunu, daha sonra çıkan haberlerden öğrendiğimiz o cinayetin Hrant’ı hedef almasının nedenleri vardı. Birileri, gizli odalarda onun ‘suçlu’ olduğuna karar vermişti. Hrant’ın ilk büyük ‘suçu’ bir Ermeni’nin bir insan olduğunu, bir Türk ne kadar makbulse bir Ermeni’nin de o kadar makbul olduğunu bu ülkeye anlatmasıydı.”