By: Zeynep TOZDUMAN
Translated from Turkish to English see Turkish version following this page.
Tomorrow, May 19 Youth and Sports Day celebrated in all the homes. However, someone (Kemalists) Samsun footing. Yet after 1915 changed the fate of this country every national holiday, a slaughterhouse rear garden. Has always been a pain / or children or young people, or to cover up the massacre of victory / salvation to us as a gift by the official ideology of the holidays, in essence, hiding the fact that the blood and tears. So how much of the national holiday, it means so much carnage. What got our dark history. Signed up to match the massacres almost every day. Maybe that’s why Turkey is the land of misery and destruction.
Samsun, once just Smyrina (Izmir), Mardin, multi-lingual, multi-religious, multi-ethnic center of a region. From the period of 1915 until 1924, starting with the one sacrifice of the Samsun tipçiliğe, once yaşardı.1924 Armenians and Pontic Greeks from almost none in the complete destruction of these peoples is minimized. Kemalism wants to destroy social memory, a fascism applied to other cultures outside the Turkish culture. These days, all right Samsun those who know that the Greek and Armenian culture resisted stubbornly against fascism, the scars are still there today.
Measures for the citizens of the Ottoman Sultanate of Rum is a long period of time, ie, 1912, 1922/1923 ‘s The Pontus or the Black Sea in the proceedings are spread far and destruction, after the establishment of the republic that lasted until 1924.
In proceedings for the Greeks began in 1919. In 1915, which is very similar to the method applied by Talat Pasha, Mustafa Kemal and his companions, in early 1920, and Cilicia Marash Hadjn slaughtered nine thousand Greeks. The Greeks were forced into exile in 1922, Europeans and Americans are the same as in 1915, could not witness relocation routes have been selected.
Istanbul weakening of government defense law, National Association of the people in committees, the victorious powers and their resistance against the occupation objectives calls. Who deserted the Ottoman army soldiers involved in these gangs. 16 May 1919 Sultan Vahid, General Mustafa Kemal, Istanbul, Samsun, so that roads send you, but this will be the end Sultan’ında. Sultan, the biggest reason for sending Kemal, the British military alliance çıkarmalarıydı Samsun on March 9, 1919. Atatürk in Samsun on May 19 beraberindekilerle out.
Atatürk in Samsun, and he changed the destiny of the country as well. And he speaks to the youth with the release of Samsun:
” Young minded to say, the truth is and who understands the real-minded. ‘Yet, even if the truth is not allowed to see the youth of ancient peoples did not hear this call / could not hear. Ölüleriydi they kefensiz 1915 genocide.
From 1919 to Samsun, the so-called nationalist government in Ankara and the ongoing War of Independence, subjecting the administration of penal servitude As soon as the Greeks, re-enacted in 1921. The first victims of this country, the idea of nationalization Greeks.
Deportation of the Greeks from Anatolia to the West, especially the Christians began in 1913, although Ionia (Aegean), but the final decision to prevent ethnic cleansing carried out at the end of the Balkan war and the fact that the Minister of War Enver Pasha in 1914, were then. Talat Pasha, 14 May 1914, the architects of the genocide, Dardenel’den (Çanakkale) Fountain of up to eliminate all the Greek settlements by means of terror and placed in the interior parts of the country decided to bring the Turks and Muslim refugees.
1914, from the Eastern and Central parts of the proposed Ionian Greece or the Ottoman Empire, the Thracian and the total number of Pontic Greeks from 500,000 to 773.00 as a given. Ottoman Government, July-August 1914, 18 – 40 years old Greek men of the “Workers Battalions” them by creating systematically dragged to death. Greeks of Pontus in the proceedings of the winter of 1916 faces, deportations and destruction, was launched.
Not protest the deportations of the civilized world, and the arrival of the Ottoman Empire and the new republic ignore these sanctions, Armenians, Assyrians, Ezidis, Alevis and the Kurdish people, the last thirty years, in short, all the oppressed peoples practiced. The Young Turks, Armenians, Greeks practiced what uyguladılarsa the same method. Greek convoys lived a great privations, but they have a general massacre of the Armenians tutulmadılar subject. This is not the time for the Greeks acıdıkları next to the German Entente Allies, Greece is not included.
Once upon a time the Aegean, Thrace, the Black Sea, Central Anatolia, Rum Where now are the ancient people? This is one out of every five non-Muslim peoples of the ancient land of what happened. These days, the Greek Cypriots, Turkey pressures experienced by the general population, which unfortunately homeland in Anatolia (Anatolia) decreased in the three thousand. This is a crime against all of us. Bloody legacy of our ancestors, of 98 years standing pomegranate stains on us Temizlenmedikçe democracy nor what this country come in peace.
Samsun 13 years of age and over in 1915, as well as history remembers especially the idea of boys were murdered en masse. M.Kemal of the importance given to the youth, it is exactly here reserved. Not a result of the massacres of the Armenians, Assyrians, Greeks, EZiD youth these days that’s the only reason that we can not mention such a fascist insights. April 24th, as the day on May 19, so the national genocide. And to this day, May 19, with the people of Rum in us share the same grief. On this day the color tears, Greek, Armenian, Syrian, Alevi.
Zeynep TOZDUMAN
In Turkish:
GENÇLİKLERİNE İZİN VERİLMEYENLERİN BAYRAMIDIR 19 MAYIS
Yarın bütün yurtta 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlanacak. Yine birileri (Kemalistler) Samsun’a ayak basacak. Oysaki bu ülkenin kaderini değiştiren 1915 sonrası her milli bayram, bir mezbahanın arka bahçesidir. Hep bir acıyı/katliamı örtmek için ya çocuklara ya gençlere ya da zafer/kurtuluş adıyla bizlere resmi ideoloji tarafından armağan edilen bayramlar, özünde kanın ve gözyaşının gizlenmesi gerçeğidir. Yani ne kadar çok milli bayram, o kadar çok katliam demektir. Ne karanlık tarihimiz var bizim. Hemen hemen her güne denk düşecek kadar katliamlara imza atmışız. Belki de bu yüzden acının ve yok oluşun ülkesidir Türkiye.
Samsun, bir zamanlar tıpkı Smyrina (İzmir), Mardin gibi çok dilli, çok dinli, çok etnikli bir coğrafyanın merkeziydi. 1915 ile başlayan 1924’e dek devam eden süreçte tek tipçiliğe kurban edilen Samsun’da, bir zamanlar Ermeniler ve Pontus Rumlar da yaşardı.1924’ten sonra bu halklar tamamen yok edilmese de yok denecek kadar aza indirilmiştir. Toplumsal belleği yok etmek isteyen Kemalizm, Türk kültürü dışında diğer kültürlere tam bir faşizm uygulamıştır. Bu gün Samsun’u görenler pekâlâ bilirler ki faşizme karşı inatla direnen Rum ve Ermeni kültürünün izleri hala günümüzde vardır.
Osmanlı sultanlığında Rum vatandaşlarına yönelik önlemler uzun süren bir zaman dilimine, yani 1912’den 1922/1923’lere kadar yayılmakla birlikte Pontus ya da Karadeniz bölgesindeki takibatlar ve imhalar cumhuriyetin kurulmasından sonra da yani 1924 yılına kadar sürmüştür.
Rumlara yönelik takibatlar ise 1919’da başlamıştır. 1915’te Talat Paşa’nın uyguladığı yöntemle büyük benzerlik içinde olan Mustafa Kemal ve yoldaşları, 1920’nin başlarında Kilikya Maraş’ta ve Hacin’de 9 bin Rum katletmiştir. 1922’de sürgün edilen Rumlar aynı 1915’te olduğu gibi Avrupalıların ve Amerikalıların tanıklık edemeyeceği güzergâhlar seçilerek tehcir edilmiştir.
İstanbul hükümetinin zayıflamasıyla müdafai hukuk, milliye cemiyetleri komiteler halinde halkı, galip güçlere ve onların işgal amaçlarına karşı direnişe çağırır. Osmanlı ordusundan firar eden askerler de bu çetelere katılır. 16 Mayıs 1919’da Sultan Vahdettin, General Mustafa Kemal’i, İstanbul’dan Samsun’a yollar yollamasına ama bu Sultan’ında sonu olur böylece. Sultan’ın, Kemal’i göndermesinin en büyük nedeni, İngilizlerin 9 Mart 1919 tarihinde Samsun’a askerî birlik çıkarmalarıydı. Atatürk, 19 Mayıs’ta beraberindekilerle Samsun’a çıkar.
Atatürk’ün Samsun’a çıkması, hem ülkenin hem de kendisinin kaderini değiştirmiştir. Ve Samsun’a çıkmasıyla birlikte gençliğe şöyle seslenir:
‘’Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir.’ Oysaki doğruyu görmesine bile izin verilmeyen kadim halkların gençliği bu çağrıyı duymadı / duyamadı. Çünkü onlar 1915 soykırımının kefensiz ölüleriydi.
1919’da Samsun’a çıkarak başlayan, sözde Kurtuluş Savaşı ile devam eden Ankara’daki ulusalcı hükümet, yönetimin başına geçer geçmez Rumların angaryaya tabii tutulmasını, 1921’de tekrar yürürlüğe koydu. Bu ülkede ulusallaştırma fikrinin ilk kurbanları Rumlardır.
Hıristiyanların özellikle de Rumların Batı Anadolu’dan sürülmeleri 1913’te başlamış olmasına karşın, İyonya’da (Ege’de) etnik temizlik yapılmasını engelleyecek nihai karar ancak balkan savaşının bitiminde ve Enver Paşa’nın 1914’de Harbiye Nazırı olmasından sonra alındı. Soykırımın mimarlarından Talat Paşa 14 Mayıs 1914’te, Dardenel’den (Çanakkale) Çeşme’ye kadar olan tüm Yunan yerleşim birimlerini terör yoluyla ortadan kaldırmayı ve yerlerine ülkenin iç kısımlarına yerleştirilecek Türkleri ve Müslüman mültecileri getirmeyi kararlaştırdı.
1914’ten itibaren, Yunanistan’a veya Osmanlının Doğu ve İç kısımlarına sürülen İyonyalı, Trakyalı ve Pontuslu Rumların toplam sayısı 500.000 – 773,00 olarak verilmektedir. Osmanlı Hükümeti Temmuz – Ağustos 1914’te, 18 – 40 yaş arası Rum erkeklerinden “Amele Taburları” oluşturarak onları sistematik olarak ölüme sürükledi. 1916 yılı kış ortalarında Pontus Rumlarına dönük takibatlar, sürgünler ve imhalar başlatıldı.
Medeni dünyanın bu sürgünleri protesto etmemesi ve görmezlikten gelmesi yüzünden Osmanlı ve yeni cumhuriyet bu yaptırımları, Ermenilere, Süryanilere, Ezidilere, Alevilere ve son otuz yıldır Kürt halkına, kısacası boyunduruk altındaki halkların hepsine uyguladılar. Jön Türkler, Ermenilere ne uyguladılarsa aynı yöntemi Rumlara da uyguladılar. Rum kafileler de büyük mahrumiyetler yaşamış, ama onlar Ermeniler gibi genel bir katliama tabi tutulmadılar. Bu, Rumlara acıdıkları için değil o dönemde Alman müttefiklerin Yunanistan’ın itilaf devletlerinin yanında yer almaması içindir.
Bir zamanlar Ege’nin, Trakya’nın, Karadeniz’in, Orta Anadolu’nun kadim halkı olan Rum’lar neredeler şimdi? Her beş kişiden birinin gayrı Müslim olduğu bu topraklarda kadim halklara ne oldu?. Bu gün Rumların, Türkiye geneli nüfusları yaşadığı baskılardan ne yazık ki anayurtları olan Anadolu’ (Anatolia) da 3 bine düşmüştür. Bu, hepimizin suçudur. Dedelerimizin kanlı mirasıyla, 98 yıldır üzerimizde duran nar lekeleri temizlenmedikçe bu ülkeye ne barış gelir ne de demokrasi.
1915’de olduğu gibi Samsun’da 13 yaş ve üstü özellikle erkek çocukları geçmişi hatırlar düşüncesiyle topluca katledildi. M.Kemal’in gençliğe verdiği önem, işte tam da burda saklıdır. Katliamlar sonucu yok edilen Ermeni, Süryani, Rum, Ezidi gençlikten bu gün söz edemiyorsak bunun tek nedeni işte böylesi faşizan anlayışlardır. 24 Nisan gibi, 19 Mayıs’ta bu yüzden ulusal soykırım günüdür. Ve bu gün 19 Mayıs, Rum halkıyla birlikte bizlerde aynı yası paylaşıyoruz. Bu günde gözyaşlarımızın rengi Rum, Ermeni, Süryani, Alevidir.
ZEYNEP TOZDUMAN